İzmir’i düşünün. Batı kesimlerinde Çeşme, Urla, Seferihisar gibi ilçeler varken doğuya doğru gittikçe Buca ve Kemalpaşa ilçeleri karşımıza çıkıyor. Tabii ki şehirlerdeki bu dağılımın sebepleri her zaman olmayabilir ya da her şehirde aynı durum karşımıza çıkmayabilir.
Ancak bazı sebepler gerçekten de doğu ile batı arasındaki farkı ortaya koyuyor. Ne gibi nedenler olduğuna birlikte bakalım.
Teorilerden birine göre sebep, hava kirliliği.
Sanayi Devrimi sırasında, kuzey yarım küredeki birçok şehrin batı bölgeleri, kömür yakan fabrikaların ürettiği hava kirliliğine maruz kaldı. Dünyadaki şehirlerin çoğunun bulunduğu orta enlemlerde hakim rüzgârlar ise batıdan doğuya doğru esti.
Yani uzun mesafeler boyunca yanlarında duman ile koku taşıyarak şehir merkezlerindeki hava kirliliğini doğuya yönelttiler. Görünüşe göre yüksek kirliliğe sahip bölgelerin yoksul bölgelere dönüşme ihtimali de artıyordu. Konutların fiyatı düşüyordu ve orta ile üst sınıf batı bölgelerini tercih ediyordu.
Yoksulluğun neredeyse %20’sini hava kirliliği açıklıyor.
Tarihsel kirlilik dediğimiz bu durum, üzerinden hemen hemen 100 yıl geçmesine rağmen “yoksulluğun mekânsal dağılımını” açıklıyor. Geçmişte daha kirli olan bölgelerdeki suç oranları bile artıyor.
Tabii ki bu durum, her şehir ya da bölge için geçerli değil. Bazı şehirler, gelişimlerini çok sonradan tamamlamış veya farklı koşullarda gelişmiş olabilir.
Diğer bir teori ise şehirlerin gelişimi sırasında varlıklı toplulukların batıya yerleşmesi.
Tarihi ve kültürel ayrışma, yıllardır devam ediyor. Yalnızca şehirlerin doğunu ve batısını aşan bu konu, ülkelerin geneline yayılıyor. Birçok şehir gelişirken varlıklı topluluklar, batıyı tercih etti. Daha yoksul olanlar ise doğuya yerleşti. Varlıklı aileler, miraslarını çocuklarına aktardıkça makas açılarak devam etti.
Batı, varlıklı ailelerin her geçen gün daha çok tercih sebebi oldu ve üst düzey şirketler, işletmeler de buralara kuruldu. Öte yandan doğu daha az yatırım aldı, daha az iş fırsatına sahip oldu, kalitesi düşük eğitim aldı, kötü sağlık hizmetleriyle karşı karşıya kaldı. Kısacası kültür, coğrafya ve tarihi miras; doğu ile batı arasındaki farkın sürdürülmesine neden oldu.
Elbette daha eşitlikçi toplumlar yaratmak için bu eşitsizliklerin tespit edilip uygun politikalarla harekete geçmek çok önemli.
İlginizi çekebilecek diğer içeriklerimiz: